Deprem, Devlet ve Millet

On bir ilimizi etkileyen Maraş merkezli depremde -ikinci gün akşama kadar- arama kurtarma ve yardım ekiplerinin bölgeye intikal ettirilmediği veya geciktirildiği, askerlerin bölgeye zamanında sevk edilmediği dolayısıyla depreme müdahalede çok geç kalındığı sebebiyle muhalefet ve bazı çevreler tarafından hükümet ve devletimiz eleştirilerin hedefi olmuştur.

Birçok hayırsever, STK ve gönüllülerin bölgeye akın ettiği gibi bizler de ivedilikle bölgeye yardım malzemelerimiz ile hareket ettik.

Osmaniye, Kahramanmaraş ve Adıyaman'da birçok faaliyette bulunduk. Bu aziz millete hizmet etmek, acılı günlerinde karınca misali yanlarında olmak nasip olanlardan olduk.

Enkazların başında yakınlarının sağ salim çıkabilmesi için ayrılmadan çaresizce dua ederek bekleyen milletimizin çaresizliği yüreğimizi burktu.

17 Ağustos Büyük Marmara ve 12 Kasım Düzce depremlerini yaşayan bir kardeşiniz olarak oradaki vatandaşlarımızın her ne kadar acılarını anlayıp yüreğimizde hissetsek de bir faydamız dokunmadığı, yaralarına merhem olamadığımız için vicdan azabı duyduk.

Oraya yardıma koşan asker sivil hemen herkesin bizimle aynı duygular içerisinde olduğuna şahit olduk.

Elbette bu kadar büyük bir depremde, deprem öncesi önlemler alarak yıkımı ve can kayıplarını engelleyemediğimiz için büyük bir trajedi yaşanıyor.

Bu noktadan sonra muhalefetin devleti ve hükümeti suçlayarak hedef haline getirerek vatandaşı devlete ve hükümete karşı kışkırtıcı beyanlardan kaçınması gerektiğini, öncelikle enkazlardan vatandaşlarımızın çıkarılarak milletimizin yaralarının hızlı bir şekilde sarılması için yapıcı adımlar atması gerektiğini düşünüyorum. Enkazlardan yaralılarımız çıkarılıp cenazelerimiz defnedildiğinde eksikleri, kusurları hataları hep beraber tartışalım, hesap soralım ama enkazda insanlarımız varken siyasi hesapları doğru bulmuyorum.

Bu noktada Yeniden Refah Partisi teşkilatları ve Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan'ı taktir ve teşekkür ediyorum. Deprem bölgelerinde gerek tüm teşkilatlarıyla gerek partisinin Milko kuruluşları olan Selamet Derneği gibi yardım kuruluşlarıyla depremin ilk gününden beri bölgede hizmet vermekteler ve devletimiz ile ilgili en ufak olumsuz bir beyanları yok.

Biz toplum olarak böyle zor günlerde hepimiz bir olarak taşın altına elimizi koymalıyız. Nitekim milletimiz kenetlenmiş İHH, AFAD, madencilerimiz, Selamet Derneği, Komando Tugaylarımız, Beşir Derneği, Sivil Gönüllü vatandaşlarımız ve aklıma gelmeyen irili ufaklı birçok STK insan üstü bir çaba ve gayretle bölgede kurtarma çalışmaları devam ediyor. Maalesef bölgede bir kaos çıkar da Türk devleti ve hükümeti sıkıntıya girer, eli mahkum milli meselelerde taviz vermek durumunda kalır diye bölgeye akın eden bir çok yabancı istihbarat ve  yardım kuruluşları milletimizin amansız bir şekilde kenetlenmesi üzerine hayal kırıklığı yaşayarak iş makinalarının enkazlarda çalışmalarını bahane ederek milleti devlete karşı kışkırtabilmek ümidi ile devletimizi suçlayarak ülkemizi terk ettiler.  Sahada can siperane mücadele eden tüm STK'larımıza, tüm devlet kurumlarımıza ve askerlerimize milletimiz adına teşekkür ediyorum. Allah hepsinden razı olsun.

Bu afadın enkazından ülke olarak çıktıktan sonra eksiklerimizi, yanlışlarımızı, yapmamız gerekenleri oturup tartışıp yepyeni bir sayfa açmalıyız.

Rabbim ülkemize ve milletimize bir daha böyle bir afat yaşatmasın.

Bir dahaki yazımızda eksiklerimizi, yapmamız gerekenleri ve alınması gereken tedbirleri kaleme alacağım İnşaAllah. Selam ve dua ile Allah'a emanet olunuz.